• Mutluluk Fabrikaları
  • Lütfen Rahatsız Etmeyin
  • Hayallerden Gerçekler
  • Dikkat Kaygan Zemin
  • Geç Olmadan Eve Dön

SERGİ

  • 1+1=3
    Zihnimizin içinde ve ampirik deneyimle oluştuğu için bilginin inşası geçici bir kavram olarak tanımlanabilir. Benzer şekilde herhangi türden bir mekanı bütünüyle deneyimleyebilmek için kişinin orada olması gerekir. Bu da ancak zihinsel mekanımız ya da bilgimizin, bilinçli ya da bilinçsiz olarak sürekli yeni bağlantı yolları üreterek benliğimizi sürekli mekanla ilişkilendirmesi ile mümkün olabilir. 1+1=3’in potansiyeli de oluşturduğu mekansal kompozisyon ve sunduğu deneyim ile bilgi ve yaratıcılığın toplamından daha öteye giden sonuçlar taşıyabilir. 1+1=3 eğitimin bilgiden çok yaratıcılığa dayanması gerekliliği sorusunu pekiştirir. Bu çokkatmanlı mekansal deneyim sayesinde kişi, eğitimin bilgiyi farklı katmanlara ayrıştırması eleştirisi ile ilişkisel bir okuma başarabilir.
    1+1=3 bilgi ve yaratıcılığın, çok katmanlı ve virtüel bir yoğunluk aracılığı ile deneyimlenmesi yoluyla, eğitimin tekrar parçası olarak bilginin özgün evrimine katkı sağlayabilir. Cevaplanamamış soruların arayışında, insanlığın yaratıcılık boyutu ve sezgiselliğin önemi 1+1=3 deneyimi ile beraber yeniden vurgulanabilir.

    Mekanı bütünüyle deneyimlemek için:

    Adım 1: AR Player aplikasyonunu IOS ya da Android işletim sisteminize yükleyin.
    Adım 2: Modeli yükleyin (AR Player aplikasyonunda sağ üstte bulunan QR Scanner’ını seçip QR kodunu okutun).
    Adım 3: Tap to augment.
    Mekanı bütünüyle eşzamanlı deneyimleyebilen kişi sayısı maksimum 10 kişidir. Yeni medya teknolojileri ve sayısal teknolojiler ile ilgilenen bireylerin bu işe daha çok ilgi gösterip aplikasyonu da indirirerek mekanı daha yoğun deneyimleyeceği öngörülmektedir.


  • Buradaydınız / You Were Here
    “Hayallerden Gerçekler” eğitim-mekan ilişkisini kurcalayan, aynı zamanda kullanıcıları ile sergi mekanı arasındaki ilişkiyi de irdeleyen bir sergi. “Buradaydınız” isimli belgesel video, kurulum aşamasından kapanış gününe kadar serginin kendi kendini gözlemlemesi ve yeniden tanımlaması amacıyla onun iç yaşamını belgeliyor. Görme deneyimi ‘orada olma isteği’ üzerinden, serginin son günlerinde gösterime girecek “Buradaydınız” videosuyla sergi mekanında izleyicilerle paylaşılacak.

    YOU WERE HERE
    “Dreams to Realities” is an exhibition investigating the relationship between education and its space as well as the relationship between the visitor and the exhibition space. A video-documentary film called “You Were Here”, aims to provoke the exhibition to observe and create itself, until the last day. The experience of the visitors is going to be shared on the last days with the screening of this self-expressive documentary.
  • BULMACA - İçerden Sesler Görüntülerini Arıyor
    Tansel Atasagun
    8 yaşındaki çocuğunuzun okul çantası ne kadar ağır? Muhtemelen yanıtınız, onu okuldan her aldığınızda çantasını taşıdığınız için “çok” olacaktır. Şimdi kendinizi 2-3 kez küçük ve çok daha güçsüz hayal edin ve soruyu bir daha yanıtlayın.
    Eğitim sistemine ‘dışarıdan’ her bakan, istediği kadar iyi gözlemci ve/ya yetkin olsun, konuyu tam ortasından gören ve gördüğünü dile getiren ‘öğrenci’ kadar samimi, iyi niyetli, yalın ve sonuç odaklı olamaz. Ekrandaki 36 röportaj eğitim, mekan, zaman ve insan ilişkisi üzerine gerçekleri ve hayalleri en doğru yerden, ‘içerden’ aktarıyor.
    Öğrenciler kendi deneyimlerinden yola çıkarak genelin tasvirini yapıyor ve önemli ipuçları veriyorlar. Bu noktada, kimin neyi söylediğinden çok, ne söylediği önemli oluyor. İşte bu nedenledir ki, görüntüler ekranda akarken, sadece öğrenci olma hali ile kimlik bulan seslerini bir üst katman olarak duyuyoruz.
    İzleyiciye düşen ipuçlarını sadece ekranda değil, gerçek hayatta da takip etmek ve eğer isterse oyuna katılıp sunulan ses yap-bozunu çözüp, sesleri görüntülerle eşleştirmek.
    PUZZLE
    Voices from the Inside Search for Their Owners

    Tansel Atasagun
    How heavy is your 8-year old child’s school bag? If you pick him or her up from school and carry his/her bag, then your answer will probably be “very”. Now imagine yourself 2 to 3 times smaller than you are now, and therefore much weaker, and ask the question again.
    A view of the educational system from the ‘outside’, however competent its observer might be, can never be as sincere, well-intentioned, plain and to the point as a view voiced by the ‘student’, who is positioned precisely at the centre of the issue. 36 interviews on the screen convey the facts and dreams about the relationship of education to space, time and human relations from the best possible source, the ‘inside’.
    Departing from their own experience, the students describe the present situation, providing important clues about it. At this point, it is not the identity of the speaker, but the content of the words that is important. Therefore, as the images flow on the screen, voices are heard as a superimposed layer acquiring only the identity of belonging to any of the students.
    If the viewer wishes, he/she could join in the game to solve the sound-puzzle and match the voices with their owners. However his ultimate responsibility is to follow the clues not only on the screen, but in real life, too.






  • BURADAYDINIZ
    “Hayallerden Gerçekler” eğitim-mekan ilişkisini kurcalayan, aynı zamanda kullanıcıları ile sergi mekanı arasındaki ilişkiyi de irdeleyen bir sergi. “Buradaydınız” isimli belgesel video, kurulum aşamasından kapanış gününe kadar serginin kendi kendini gözlemlemesi ve yeniden tanımlaması amacıyla onun iç yaşamını belgeliyor. Görme deneyimi ‘orada olma isteği’ üzerinden, serginin son günlerinde gösterime girecek “Buradaydınız” videosuyla sergi mekanında izleyicilerle paylaşılacak.

    YOU WERE HERE
    “Dreams to Realities” is an exhibition investigating the relationship between education and its space as well as the relationship between the visitor and the exhibition space. A video-documentary film called “You Were Here”, aims to provoke the exhibition to observe and create itself, until the last day. The experience of the visitors is going to be shared on the last days with the screening of this self-expressive documentary.
  • GEÇİCİ KÜTÜPHANE
    Alexis Şanal, Salih Küçüktuna
    Geçici Kütüphane, odaklanma gerektiren çalışmalar için dingin mekanlar yaratabilen, grup çalışmalarına ortak alanlar sağlayabilen ve kullanıcılar tarafından sürekli, yeniden ve yerinde üretilen mekanlar olarak kurgulandı. Kütüphane, ziyaretçilerin elektronik ve basılı kaynaklara ulaşabileceği ve araştırma yapabileceği bir koleksiyondur. Birkaç tane veya milyonlarca kitap içerebilen farklı boyutlardaki kütüphanelerin fiziksel özellikleri, kütüphaneyi öğrenmeyi kendi biçimlendiren bir içerik olarak yansıtmaktadır.
    Kütüphanenin üretken geometrisi, ziyaretçilerle etkileşime geçecek ve hayal güçlerini ve malzemeleri kullanarak mekanı tekrar tekrar yaratmalarına imkan verecektir. Kütüphanedeki kitaplar gibi nesneler de, işbirliğine açık etkileşimli halleri ve tekil bütünlükleriyle zihinlerde, sınırlı ve sınırsız ihtimaller yaratma potansiyeline sahiptir. Ziyaretçilerin aynı zamanda, bu sergi için özel olarak oluşturulan Geçici Kütüphane koleksiyonunda yer alan kaynakları araştırmaya davet ediliyor.
    + Sergi esnasında oluşan işbirliklerinin görüntülenmesi ve belgelenmesi için bir web-kamerası kullanılacaktır.
    ++ Geçici Kütüphane’de ziyaretçilerin yanlarında götürebilecekleri geometrik parçalardan oluşan bir set bulunmaktadır.

    EPHEMERAL LIBRARY
    Alexis Şanal, Salih Küçüktuna
    The Ephemeral Library is conceived as an in-situ space constantly co-created and re-created to provide quiet areas for reflection and common areas to facilitate collaboration and group study. It is an organized collection of physical and digital information and material resources available to the visitors for reference and inquiry. As libraries range in size from a few books to several millions, the physical design of the library expresses the experience of libraries as generative systems of content for self-organized learning.
    The generative three-dimensional geometry is designed to interact with the visitor and encourage them to continually recreate the space with the materials and their imaginations. As with a collection of books, a collection of objects has both finite and infinite potential of conceiving new possibilities in thought through its individual integrity and cooperative interactions. Visitors are also encouraged to study the resources collected specifically for the Ephemeral Library of this exhibition.
    + The exhibition will have a webcam that monitors and documents the composition collaboration throughout the course of the exhibition.
    ++ The Ephemeral Library has a kit of geometric components for visitors to take with them.





  • HAYAT BİLGİSİ
    Fulya Özsel Akipek, Tuğrul Yazar
    Eğitim sistemleri kitleleri ideal standartlara ulaştırma hedefiyle çıtayı giderek yükseltirken, birey bu sistemin parçası olabiliyor mu? Eğitimin öncelikli hedefi kişinin kendini tanıması ve çevresinde olan biteni keşfetmek için merak duyması değil mi? Bilginin hayatla ilişkisi nedir? Hayat Bilgisi işi, tüm bu sorular ışığında, bireylerin aynılaştırıldığı değil potansiyellerinin açığa çıkarıldığı ve bilginin hayatla iç içe olduğu bir eğitim anlayışını doğadan bir model alarak sorguluyor.
    Doğadaki rizomik yapılar hiyerarşi dışıdır, süreklidir, bir kökün diğeriyle nasıl kesişeceği, hangisinin meyveye dönüşeceği belirsizdir. Hayat Bilgisi, doğadaki rizomik yapılar üzerinden mevcut eğitim üzerine bir okuma sunarak öğrencilerin bireysel yorumlarından oluşan örüntüleri ortaya çıkarmayı hedefliyor.
    Hayallerden Gerçekler sergisinin atölye çalışmalarına katılan, çoğunluğu ilköğretim seviyesindeki çocukların okul ve eğitimle ilgili sorulara verdikleri cevaplar bu işte kaynak olarak kullanıldı. Kurulan algoritmik yapı, verilen cevapları, kişi, mekan, zaman, bilgi ve etki katmanları üzerinden etiketliyor ve farklı vurgularla defalarca yeniden yazıyor. Bu cevaplar, kurulan rizomik yapı aracılığıyla hem birbiriyle hem de izleyiciyle etkileşim içinde yeni ilişkiler ve örüntüler oluşturuyor.
    LIFE SCIENCES
    Fulya Özsel Akipek, Tuğrul Yazar
    While systems aim to educate masses to achieve ideal standards, can the individual be a part of it? What is the primary goal of education? Isn’t it to find out one’s potentials and feel a curiosity about his/her surrounding? What is the relationship between knowledge and life? Life Sciences project questions an educational approach in which knowledge and life blend, and the potential of individuals can be uncovered within a natural model.
    Rhizomic structures in nature are not hierarchical, they are continuous; it is ambiguous which root will intersect with another and become a fruit or a flower. Life Sciences project intends to reveal patterns generated by personal comments about present educational systems, creating a rhizomic structure.
    In this project answers provided by students attending the workshops of the exhibition Dreams to Realities are used as a data source. The algorithm developed specifically for the project labels these answers within categorical layers of person, space, time, knowledge and affect, rewriting them repeatedly. These answers construct visual relationships and patterns, via the rhizomic structure.

















  • KARA TAHTA
    Aslı Kıyak İngin, Avşar Gürpınar, Benay Gürsoy, Deniz Tekkul, Elif Erdoğan, Gençer Yurttaş, İdil Erkol, İdil Karababa, Sevgi Ortaç, Tansel Atasagun, Yücel Tunca
    Eğitim için sabah evden çıkan 49 gencin ‘bir gün’ hikayesi. Onların dünyasını onların gözünden anlama ve aktarma çabası. Çalışmanın başrol oyuncuları, geçirdikleri bir günü kendi objektifleri aracılığıyla bize anlatan bu gençler. Altı hafta boyunca yürütülen fotoğraf atölyelerinde öğrendiklerinden hareketle bize dünyalarını aktardılar. Evden ne zaman çıktıkları, hangi ulaşım aracını kullandıkları, hangi mekanlarda olmaktan keyif aldıkları, neleri sevdikleri, neleri değiştirmek istedikleri.
    Sergilenen fotoğraf ve videoların büyük bölümü atölyedeki çalışmaların ürünleri. Diğer videolar, illüstrasyonlar, animasyonlar, infografikler ve yerleştirmeler ise öğrenci ve çıraklarla yapılan söyleşiler ve anketlerden elde edilen verilerin sonucunda ortaya çıkanlar.
    Okulun ve zanaat atölyelerinin eğitimin iki önemli kanalı olduğu düşüncesinden hareketle, okula giden öğrencilerin ve atölyede zanaat öğrenen çırakların geçirdikleri bir gün birlikte ele alındı. İki farklı eğitim biçimi nerelerde kesişiyor? Nerelerde ayrışıyor? Zanaat, üretim, yaratıcılık mevcut eğitim sisteminin ne kadar parçası? İki kanalı kapsayıcı bir eğitim modeli nasıl kurgulanabilir? gibi sorulara yanıt arandı.
    Desteklerinden dolayı;
    Kağıthane Kaymakamlığı, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Galata Fotoğrafhanesi, Gümüş Eşya El Sanatkarları Derneği (GESAD), Kağıthane Halk Eğitim Merkezi’ne,
    Fotoğraf atölyelerine katılımlarından dolayı: 
    Atatürk İlkokulu, Gültepe Ortaokulu, Harmantepe Ortaokulu, Mehmet Rıfat Yalman Ortaokulu, Metehan İlkokulu, Nef Ortaokulu, Osman Faruk Verimer Ortaokulu, Önder İlkokulu, Refet Angın İlkokulu, Şair Yahya Kemal Ortaokulu, Tınaztepe Ortaokulu, Ütopya Özel Ortaokulu, Vefa Lisesi’ne
    teşekkür ederiz.

    BLACKBOARD
    Aslı Kıyak İngin, Avşar Gürpınar, Benay Gürsoy, Deniz Tekkul, Elif Erdoğan, Gençer Yurttaş, İdil Erkol, İdil Karababa, Sevgi Ortaç, Tansel Atasagun, Yücel Tunca
    The story of ‘one day’ of 49 young people who leave their homes in the morning for education. An effort to understand and convey their world from their viewpoint. The main actors of the project are these young people who tell us the story of their school/work day using their cameras. They convey their own world to us, using the skills they acquired at the 6-week photography workshops they attended. When do they leave home? Which vehicles do they use for transport? Where do they enjoy spending time? What do they like? What do they want to change?
    The majority of the photographs and videos displayed are the products of the work done in the photography workshops. Other videos, illustrations, animations, infographics and installations are visualizations of the information gathered from the interviews and surveys conducted with the students and apperentices.
    Departing from the view that school and craft workshops are two important channels of education, a day spent by students at school and apprentices at the workshops they learn their craft were observed simultaneously. Where do these two different types of education intersect/converge? At which points do they differentiate? How much are craft, production and creativity part of the current educational system? How can an educational model comprising both be constructed? These were a few of the questions this project sought answers for.
    We would like to thank,
    Kağıthane District Governorate, Istanbul Bilgi University, Galata Academy of Photography, The Silverware Artisans Association (GESAD), Kağıthane Public Education Center
    for their support, and
    Atatürk Primary School, Gültepe Secondary School, Harmantepe Secondary School, Mehmet Rıfat Yalman Secondary School, Metehan Primary School, Nef Secondary School, Osman Faruk Verimer Secondary School, Önder Primary School, Refet Angın Primary School, Şair Yahya Kemal Secondary School, Tınaztepe Secondary School, Ütopya Private Secondary School and Vefa High School
    for their participation in the photography workshops.





  • KOLEKTİF OKUL
    Alper Derinboğaz, Refik Anadol
    Geliştirenler: Alex Rickett; Drafting: Ahmet Ünveren, Zoe Georgiou
    Günümüzde bireysellik güncel yaşam biçimimiz tarafından güçlendiriliyor, ve ‘benim yerim’, ‘bizim alanımız’dan daha önemli hale gelmiş durumda. Ancak insanlar yine de etkileşim içinde olmayı, paylaşmayı ve başkalarıyla birlikte öğrenmeyi arzuluyor; okul ve üniversite gibi hiyerarşik kurumlara şüpheyle bakıyorlar. Bununla birlikte, dünyanın birçok yerinde hacker mekanları, fab-lab’lar ve ‘ortak çalışma ortamları’ gibi adlarla bilinen kendi kendine örgütlenen kolektif mekanlar ortaya çıkıyor. Kişinin eğitimini belirleyen anahtar etkenlerin merak, tutku ve öz öğrenim olduğunu öne sürüyoruz. Peki bu enformel örgütleri ne besliyor? Hiyerarşi, denetim ve hatta yerçekimi gibi koşullardan bağımsız bu tür bir mekanın deneyimi nasıl tanımlanabilir?
    Kolektif Okul ütopyası bu sorulara bu sahada olup biteni kontrol etme niyetiyle değil, sürekli bir değiş-tokuş akışı içindeki eylemler, süreçler ve bilgi için bir ortam yaratarak yanıt sağlıyor. Örgütlenmenin ana bileşeni olarak enformel planlama ve büyüme bu kurguya modüller ekleyip çıkararak esneklik sağlıyor. Kolektif Okul’un sürekli akış halindeki deneyimi sınflandırılmış işlevler ve ‘düzenlenmiş’ düşünce biçimleri yerine örtüşen kullanım ve fikirleri ortaya koyuyor.

    THE COLLECTIVE SCHOOL
    Alper Derinboğaz, Refik Anadol
    Developer: Alex Rickett; Drafting: Ahmet Ünveren, Zoe Georgiou
    Today’s individuality is enhanched by contemporary lifestyle, and ‘my place’ has become more important than ‘our place’. However, people still look for interaction, sharing and learning along with others, while hierarchical institutions like schools or universities are faced with skepticism recently. In relation to this, there are self-organised collective spaces such as hacker spaces, fab-labs or co-working environments popping-up across the globe. We propose that the curiosity, passion or self-education are actually the key factors that shape a person’s education. Which ideas are these informal organizations are driven by? What is the experience of such a space; free from hierarcies, regulations of borders or even gravity?
    The utopia of Collective School addresses these questions by no intention to control what happens within this sphere, but rather provide the environment for various actions, processes, and knowledge that are always in a flow of exchange. Informal planning and growth as the main components of organization offers flexibility to this fiction by adding or subtracting modules. The flux experience of the Collective School exhibit the overlapping uses as well as ideas rather than categorized functions and ‘organized’ mindsets.




  • ÖĞRETİRKEN ÖĞRENMEK
    Bager Akbay, Candaş Şişman, Osman Koç
    Eğitmek sadece bildiklerimizi aktarmaktan ibaret olsaydı, atasözleri sözlüğü ile dünyayı çok kısa sürede anlayabilirdik. Lakin öğrenme süreci içselleştirmeyi, genel doğruları öğrenirken, kendi doğrularımızı kurgulamayı içeriyor. Bu nedenle eğitim, sürekli etkileşim, öğrenen ile öğreten arasında bir geri bildirim akışını gerektiriyor. Bu çalışmada, bilgisayar tarafından seçilen ‘rastgele’ fotoğrafların, ne kadar süre bakıldığı ölçülüyor. Veriler çeşitli şekillerde analiz edilip, bir sonraki fotoğrafın ‘daha uzun süre bakılan’ bir fotoğraf olması hedefleniyor. İzleyici fotoğrafları deneyimlerken, bilgisayara bilinçli veya bilinçsiz direktifler vermiş oluyor. Sergi süresince verilen binlerce direktifin ortalamalarından bilgisayar ‘anlamlı’ veriler çıkarmaya çalışıyor ve yapay bir öğrenme süreci gerçekleşmiş oluyor. Sürecin sonunda çıkan analizlerin, izleyiciye ne öğrettiğini göstermesinin ve izleyicinin bu sonuçlardan anlam çıkarma çabasının, öğretirken öğrenme deneyimini oluşturması amaçlanıyor.

    LEARN AS YOU TEACH
    Bager Akbay, Candaş Şişman, Osman Koç
    If education were only about the transmission of what we know, we would understand the world in no time by reading a dictionary of proverbs. Yet the learning process involves internalization, and the construction of our own version of the truth as we learn general truths. Therefore education demands constant interaction, and a flow of feedback between teacher and pupil. This project measures how long we look at ‘random’ photographs selected by a computer. Data is analysed by various means in order to pick a photograph that will be ‘looked at longer’. As the viewer looks at the photographs, he/she also, consciously or unconsciously, instructs the computer. The computer then seeks to extract ‘meaningful’ data from the thousands of instructions given during the exhibition, engendering an artificial process of education. The project aims to reveal what the final analysis teaches the viewer, and for the viewer’s attempt to derive meaning from these results to form an experience of learning as one teaches.








  • OKUDUĞUMUZU ANLADIK MI?
    Avşar Gürpınar, İdil Erkol
    Okuduğumuzu anladık mı?, Milli Eğitim Bakanlığı ders kitaplarından taranmış metinlerin doğrudan ve dolaysız bir şekilde dile getirildiği görüntü parçalarını bir araya getiren bir video çalışması. Eğitim sisteminin kavramsal olarak birbirinden kopuk, ontolojik olarak kendi içine kapalı yapısını en az müdahale ile açığa çıkarmaya çalışan, hem derslerin birbirinden hem de ders ile ders olmayan zamanın birbirinden keskin bir biçimde ayrı olması durumunu vurgulamaya çalışan, bunu yaparken de izleyiciyi edilgen bir konumda tutan bir yerleştirme olarak düşünülebilir. Sekanslar, uzayıp kısalarak zamansal olarak sinüzoidal bir eğri üzerinde hareket eder. Konuşma parçaları önce gittikçe kısalmakta, cümleler anlamsızlaşmakta, sonra tekrar uzamakta, video nefes alırcasına ve sonsuz bir döngü içinde akıp gitmektedir.

    DID WE UNDERSTAND WHAT WE HAVE READ?
    Avşar Gürpınar, İdil Erkol
    Did We Understand What We Have Read? is a video work that brings together direct and straightforward reading of excerpts taken from the instruction books published by the Ministry of Education. It can be thought of as an installation that aims at bringing forth, with little intervention as possible, the conceptually fragmented and ontologically introvert nature of the educational system. The video places the viewer in a passive position in experiencing the impaired nature of the lessons from each other and from the real life. Long and short sequences of lessons move on a sinusoidal curve, getting shorter making the sentences meaningless then getting longer again. Video continues in an infinite cycle as if it is breathing.







  • USTA BUNU BEN YAPAYIM MI?
    Video/Animasyon: Aslı Kıyak İngin, Sevgi Ortaç
    “Usta Bunu Ben Yapayım mı?”, Şişhane ve Kapalıçarşı’daki zanaat atölyelerinde usta ve çıraklarla yapılan görüşmeleri içeriyor. Günümüzde çeşitli sebeplerle azalmış olan “usta-çırak-atölye” eksenli eğitimin, hem kendi geleceği hem de eğitimin geleceği için ne gibi imkan ve önerileri var? Bu sorular etrafında kurgulanan video bir haritalama ile eş zamanlı ilerliyor.
    Görüşülen ustalar ve çıraklar:
    Ustalar: Ali Soytürk, Bülent Güney Yılmazer, Edip Durak, Eyüp Sülü, Halit Kandemir, Hasan Demircan, Ömer Faruk Turgut, Turgay Ebcim
    Çıraklar: Oğulcan Er, Onur Külüğ, Şahin Sülü, Şevket Sülü, Tuncay Sülü

    MASTER, MAY I MAKE IT? 
    Video/Animation: Aslı Kıyak İngin, Sevgi Ortaç This work is a compilation of the interviews made with the masters and apprentices working at the craft ateliers in Şişhane and Kapalıçarşı. What can we learn from master- apprentice-atelier based education that has been in steady decline in our world? What potentials this kind of education house for its future and for the future of education in general? The video, which bases itself on these questions, simultaneously proceeds with a mapping.
    Interviewed masters and apperentices:
    Masters: Ali Soytürk, Bülent Güney Yılmazer, Edip Durak, Eyüp Sülü, Halit Kandemir, Hasan Demircan, Ömer Faruk Turgut, Turgay Ebcim
    Apperentices: Oğulcan Er, Onur Külüğ, Şahin Sülü, Şevket Sülü, Tuncay Sülü